VAN – 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde meydana gelen 7,2 ve 5,6 büyüklüğündeki Van depremlerinin üzerinden 12 yıl geçti. Her iki depremde, resmi rakamlara göre toplam 644 kişi yaşamını yitirdi. Depremin en fazla yıkıma sebep olduğu yerlerin başında ise Van’ın Erciş ilçesi geldi. 23 Ekim 2011 tarihinde meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki depremde Erciş’te hayatını kaybedenlerden biri de Melek Bütün…
Tugay yolu üzerinde bulunan Çakmak Evler Apartmanı’nın zemin katında kadın kuaförlüğü yapan Melek Bütün, depreme burada yakalandı. Üç çocuk annesi Bütün, yaşamını yitirdiği binanın enkazından eşi Alpaslan Bütün’ün çabalarıyla çıkarıldı.
Alpaslan Bütün o gün eşiyle olan son telefon görüşmesini şöyle anlattı: “Benim eşim kadın kuaförüydü. Deprem olduğu gün işi bitmek üzereyken beni aradı ‘gel eve gidelim’ dedi. Ben de ‘birazdan gelirim’ dedim. Zaten o arada deprem oldu. Eşimin kuaför dükkânı, bir binanın zemin katındaydı. Bina zemin katın üzerine çökmüştü ve eşim kolonların altında ezilmişti.”
‘ŞU ANDA HAYAL ETTİĞİM ZAMAN BİLE KORKUYORUM’
Alpaslan Bütün, depremin meydana geldiği gün yaşadıklarını ise şöyle anlattı: “Eşimden ikisi oğlan biri kız, üç çocuğum vardı. Eşim vefat ettiğinde çocuklarımdan biri 16, biri 14, diğeri ise 10 yaşındaydı. Depremin ismi bile korkunçtur. Aniden gelişen bir afettir. Deprem olduğu sırada ben Erciş’in çarşı merkezindeydim. Binaların yıkıldığını kendi gözlerimle gördüm. Binalar yıkılırken insanlar bağırıyordu, koşuyordu. Bütün yollar kapandı. Elektrik direkleri bile devrildi. Şu anda hayal ettiğim zaman bile korkuyorum. Eşimi kurtarmak için ben de koştum ve eşimin dükkanının olduğu binaya ulaştım. Bina zemin katın üstüne oturmuştu ve ben üst katı zemin kat zannettim. Pencereyi kırmaya çalıştım. Eşimin dükkanının penceresi sanıyordum meğerse bir üst katın penceresiymiş. Kendime geldiğimde anladım. Eşim belki çıkıp kendini kurtarmayı başarmıştır diye civardaki insanlara sordum ama çıkmadığını söylediler.”
‘BUNU ANCAK YAŞAYAN BİLİR’
Depremden sonra çocukları ile baş başa kalan Alpaslan Bütün, depremin etkisiyle yaşamının sıfırdan başladığını hissettiğini belirterek, “Çocuklarım bir yana ben bir yana… Çocuklarım annelerini istiyorlardı. Kendimi hep bir boşlukta hissettim. Çocuklarıma hem anne oldum hem baba oldum. Bu çok zor, bunu ancak yaşayan bilir. İnsanın her şeyi bitiyor bir anda. Sonra yeniden kendini toparlamaya çalışıyorsun. Ben depremden önce çok ciddi, sert ve duygusal olmayan bir insandım. Çok rahattım ve bazı şeyleri de hiç umursamazdım ama depremden sonra çok değiştim. Şimdi çok duygusal bir insan oldum. Hiç görmediğim, hiç tanımadığım birinin bile başına bir şey gelirse hemen beni bir ağlama tutuyor şimdi” şeklinde konuştu.
‘HALEN DE BİR DEPREM OLDUĞUNDA, 2011’İ YAŞIYORUM’
6 Şubat’ta meydana gelen Maraş merkezli depremlerin de kendisini derinden etkilediğini ifade den Bütün, “Adıyaman’da birçok tanıdığım insan vardı. Depremden 2-3 gün sonra kardeşlerimle birlikte çıkıp Adıyaman’a gittim. Orada bir şeyler yapmaya çalıştık. Oradaki tanıdıklarımı arayıp acil ihtiyaçlarını sordum. Buradan temin edip öyle götürdüm. Halen de bir deprem olduğunda, en ufak bir depremi hissettiğimde 2011’i yaşıyorum. Ben depremde kalanları gördüğümde çok etkileniyorum. Çünkü depremde dışarıdaydım. Yaşananları dışarıdan gördüm. Gerçekten çok zor” dedi.
‘BELEDİYE TAZMİNATIN FAİZİNDEN VAZGEÇMEMİ TEKLİF EDİYOR’
Depremden sonra bir de hukuk mücadelesi vermek zorunda kaldığını söyleyen Bütün, “Depremden sonra, binanın mülk sahibine ve belediyeye dava açtım ama dava halen sonuçlanmadı. Bina kaçak bir binaymış. Belediye tazminatın faizinden vazgeçmemi teklif ediyor. Anaparanın ise yüzde 60’ını 10 taksitle verebileceğini söylüyor. Düşünün bunu belediye teklif etti bana. Aslında belediye sadece bana değil, herkese bu şekilde bir teklif yaptı” şeklinde konuştu.